PROF. Dr. Mimar Ahmet Vefik Alp vefat etti.

Allah rahmet eylesin, üzüldüm.

Ben merhumdan çok kendi ayıplarımıza üzülüyorum.

Bu zât-ı muhterem bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmuş ve kazanamamıştı.

Kampanya sırasında hatırlıyorum, İstanbul'a dair projelerini şemaları, planları, görselleri ile TV'lerde anlatmıştı.

Diyelim ki halk teveccüh göstermedi ve seçmedi. Halk adı üstünde halktır, insan sarrafı değildir, öyle olmak zorunda da değildir. Fakat siyaset esnafı ve hele de yönetimin kendilerine tevdi edildiği makam/iktidar sahipleri öyle olmak zorundadır.

Örneğin merhum Alp gibi elle tutulur proje ve birikim sahibi insanlar seçim eleğinin altına düşseler bile uygun bir makam verilip aklından/hizmetinden istifade edilmesi gerekirken bunu yapmıyorlar.

Onun yerine çapsız çapsız adamları içini dolduramayacakları çapta makam ve imkana boğarak hem kendilerine hem bu millete "yazık" ediyorlar.

Peki siyaset bunu kendiliğinden yapar mı?

Hayır yapmaz.

Onları da bunu yapmaya zorlayacak bir güç lazım.

O güç ortada yok.

İşte o güç bizim "kayıp halka"mızdır.

O ortalıkta olmadığı için masum, mazbut, makul çoğunluğun bütün sâdıkâne, hâlisâne temenni ve tedbirleri havada kalıyor, bu meyandaki gayretler başlansa da netice vermeden kesintiye uğruyor; çünkü zincirde süreklilik yok, arada kopuk halka var.

Tekrar rahmet ve sevenlerine sabır diliyorum. Allah aklımızı başımıza almamızı ve "kayıp halka"larımızın peşine düşme cehdini kuşanmamızı nasip etsin; bu mânâda yaşayanlarımıza da rahmet etsin!