Yıl 1966-72 arası Maraş’ta tanıdığım doktorlar parmakla sayılacak kadar yok bile…
Benim doktorum Allah Rahmet eylesin Cevdet Karakız amcaydı… Beni çok severdi ve “Karaoğlan” derdi. Cevdet amcanın dışında Erdoğan Ademoğlu vardı. Maraşlının tabiri ile “kısacık doktor” vardı. Sonraları ise Ahmet Kurtoğlu, Özcan Baziki ve ismini saymadığım bir o kadar daha…
Bugün Maraş ve Maraşlılar olarak bizler çok şanslıyız. Çünkü Üniversitemizin Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi var. Hatta orada kariyer mücadelesi ile hizmet mücadelesini birlikte yürütmeye çalışan akademisyenler.
KSÜ Tıp Fakültesi ile tanışmama sebep, halkın kahraman yaptığı adı gerek değil, bir cerrah idi. 2001 yılında “Sen ameliyat olamazsın, olursan felç olursun”
teşhisini koymuştu. 2,5 yıl boyunca 20 metrekare bir oda da yaşamaya mahkum olmuştum. Tüm hayat standardımı kaybettim o “insancık” yüzünden. Güney ve güneydoğu da ne kadar sahtekar fıtık uzmanı (!?) var ise; hemen hepsini tanıdım. Sonunda Hacettepe Üniversitesinden bir tanıdık Profesör vasıtasıyla, çok basit bir operasyonla yürüyeceğimi, boşa yattığımı öğrendim.
“Üniversite de bir beyin cerrahı var” diye tavsiye edenleri dinledim ve gittim. İşte o müthiş insanı, Sayın; Kasım Zafer Yüksel hocayı bu vesile ile tanıdım. Doktor diyemem. Çünkü muayene de doktordu, operasyon da cerrahtı. Ama tedavi sürecinde, hastalarına; müthiş güler yüzlü ve merhametliydi. Adeta tedavinizi hızlandıran moral kaynağı idi. Hatta kendi anlatımıyla, o dönem de kadro olmadığı için, “hizmetli kadrosunda” çalışıyordu. Aynı zaman da ekip de yer alan ve hastalarına yine aynı merhametle yaklaşan anestezist Sayın; Hafize Öksüz’ü tanıdım. Zafer bey sonra Amerika ya gitti kariyer çalışmalarına bir süre ora da devam etti. Şimdi Yine Üniversitemiz de Prof. Olarak görevine devam ediyor. Üniversitemiz ve dolayısıyla Maraşlı için büyük nimet. Maraş’ın doktorları…
Şu an Üniversitemiz de mutlaka benim bilmediğim çok değerli uzmanlar, akademisyenler var. Ben son on senedir Maraş dışında bulunduğum için, yakından olmasa da kısmen haberdardım. Ancak insan “damdan düştükçe” tanıma şansına ulaşıyor.
Sayın; Bülent Meşe, Sayın; Ahmet Akçay ise son dönem de tanıdığım değerli hocalar. Hepsi de mutlaka kariyerinde belli noktalar da. Hepsine de dışarıdan hasta geliyor. Ne kadar büyük şans; şehrimizde görev yapıyor olmaları. Hepsine de Maraş ve kendi adıma teşekkür ediyorum.
2000 li yıllara kadar bir hastanız olduğunda, genellikle Ankara ya da İstanbul’a gitmek zorundaydık. Bugün Maraş’a dışarıdan hasta geliyor. Bu çok güzel bir olay Maraş için. Artık yorulmuyorsunuz. Hasta takibinizi rahat yapıyorsunuz. Hastalarınıza refakat büyük problem olmuyor. Allah hastalık vermesin ama yaşadıkça mutlaka uğrayacağız.
YA ÜNİVERSİTENİN PROBLEMLERİ?
YENİLER VE BEKLENTİLER
Şu an görev de olan herkesten, özellikle yeni Rektörümüzden, yeni Valimizden yeni Belediye Başkanlarımızdan daha iyiye götürmelerini istiyoruz, bekliyoruz. Dikkat ediyorum da hepsine “yeni” yazdım. Gerçekten yeniler. O halde yeni çabalar, yeni fikirler, yeni atılımlar bekliyoruz. Her şeyin zor kısmı başlamaktır. Zor kısmını eskiler aşmış ise, “yeniler” bunu sıçratmalıdır. (Bu arada duyduğum kadarıyla Üniversitemizin kadro problemleri hala devam ediyormuş. Rektörümüz ve Milletvekillerimiz bu konu da ne yapmayı düşünüyorlar?)
Bu yazı bir başlangıç olsun. Çünkü eminim mutlaka üniversitemizin sıkıntıları vardır.
Yazımda adını sayamadığım veya bilmediğim KSÜ bünyesinde samimiyet ile görev yapan tüm hocalarımıza, görevlilere, üniversitemizin kurulmasına ve hatta bugünkü haline kavuşmasına katkı da bulunan herkese de saygı ile teşekkür ediyoruz.