Sevgili meslektaşım, değerli dostum Akif Aslan takmış kafasına...

Israrcı...

İnatçı...

İteleyici...

İğneleyici...

İrdeleyici.

Dönüşü yok,

Döngüsü yok,

Öteleyiciliği yok.

Akif’in kafasına taktığı konu, “Kahramanmaraş Valisi’nin maçlara gelip, gelmemesi.”

***

Kardeşim,

Can dostum,

İki gözüm,

Başıma TAÇ ettiğim,

Cesur yüreklim,

“Kalemi sivri, dili keskin”im.

Kahramanmaraş BüYÜKşehir oldu...

Çok yakında herkes gerçekleri görecek ve o gerçeklerle yüzleşecek... Kentin boynuna bindirilecek YÜK’ü yaşayarak anlayacak, algılayacak ve “Ah keşke hiç olmasaydık” türküsü çığıracak... Oflayacak, tıslayacak, toslayacak, fıttıracak, tırlatacak Akif.

***

Eğitimdeki yerimize bakmalıyız Akif... Bu anlamda kaçıncı sırada olduğumuzu tekrar gözden geçirmeli, sebeplerini araştırmalı, nerelerde hata yaptığımızı kabul etmeli, yerine getiremediğimiz için utanmalıyız Akif.

***

Kahramanmaraş’ı “güzel ve özel kılan” Ahir Dağı’nın “yeşil örtüsü”nün bazı kendini bilmez, gözü doymazlar tarafından KEL hale getirildiğine odaklanmalı, bunu yapanlarla amansız mücadeleler vermeliyiz Akif.

***

Kent estetiğine “muhteşemlik” kazandıran AKSU Nehri’nin, fabrikalarına filtre taktırmayan fabrikalar yüzünden hangi renk aktığını bilemez konumlarda olduğumuzu her zamankinden daha çok irdelemeliyiz Akif.

***

Bazı milletvekillerinin “açma - kapama” işinden başka işle ilgilenmediklerini ilgili şahıslara hissettirmeli, neden bu “zottirik yolu” denediklerini sormalıyız Akif.

***

Örnekleri çoğaltmam mümkün...

Yapabiliyor muyuz bunları?

Hayır.

“İğne - çuvaldız” gerçeğiyle yüzleşiyor muyuz?

Hayır.

Duruşumuz “hıyar gibi” bir duruş mudur?

Bir milyon kere “evet” Akif.

***

“Doğru” her daim TEK’tir... Her yanımız “deve hörgücü”ne dönüşmüş iken, Kahramanmaraş Valisi, maçlara gelse ne olur, gelmese ne olur be Akif.