“Bizim Maraşlı” imtihanlarına devam etmektedir, ama yalnız değil. Hep rol arkadaşları var…

Bu sefer mahallesinden, yine bir çocukluk arkadaşı rol alacak.

“Bizim Maraşlı” yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşının iş yerine müdür aradığını duyunca yine gidecek görüşmeye…

Ama giderken de gerçekten bu görüşmenin kaybedeninin kim olacağını düşünmektedir. Artık her görüşmeyi gerçekten tarafların imtihanı şuuru ile karşılamaktadır.

Bu görüşmede de sahne ve diyaloglar aynıdır.

Sadece rol arkadaşı değişmiştir.

“Bizim Maraşlı” ezilmeden, kısa cümlelerle ifade eder durumunu.

İşveren olan arkadaşı bu sefer farklı bir durumdan bahsetmektedir.

“Bizim Maraşlı”ya, oda da oturan insanları işaret ederek; “bu arkadaşlar ….. Holding den geldiler. Müdür adayımızın belirlenmesi onların kararı ile olacak…

“Bizim Maraşlı” için alışılmış bahanelerden birisidir bu…

Artık içi burulsa da görüşmeyi yapar ve çıkar gider. Arkadaşı tarafından aranmaz bile… Kendisi de arayıp sormaz artık…

(Yıllar sonra bu arkadaşının yanındaki “has” adamlarından birisinin o müdür’ün alımına karar verdiğini öğrenecektir…)

Kişilerin hiçbir anlamı yoktur artık “Bizim Maraşlı” için.

Artık hüküm kesindir yüreğinde “düşenin dostu olmuyor…”

Tek Veli vardır; Allah…

“Bizim Maraşlı” artık bir karar vermek zorundadır.

Sünneti düşünür ve “Hicret” etmeye karar verir. Uzaklar da aramaya karar verir rızkını ve Maraş’ı o yıllar da terk eder…

Artık her şey farklı olmaya başlar hayatın da. Aslında anlar ki; Cebbar olan “hicret” buyurmuş…

Yine çıkmaya başlar basamakları birer birer…

Gökdelene çıkmaz ama bulunduğu yerin “hamd”ini asla unutmaz, ihmal etmez…

Yeni dostlar edinir.

Ama tek dostu “Veli”dir. Bunu bilir ve hiç unutmaz…

Artık herkese yardımın dozunu arttırır. Bilir ki; Halık içindir yaptığı yardımlar.

Artık kaybettiklerine üzülmez. Çünkü kazanmıştır aslında. Bunu fark eder…

“Bizim Maraşlı” daha da farkındalıklı yaşamaktadır artık…

Eskisinden daha şiddetlidir “Hamd” edişi…

Kıymet bilinmese de “iyilik” yapma peşine düşer.

“İyilik” kovalar, “iyilik” avlar…

“Bugün imtihandayım” dememeyi öğrenir. İmtihan hayatın sonuna kadar…

Sevgili dostlar “Bizim Maraşlı”yı daha mutlu buldum yıllar sonra; bunları anlatırken...

Çünkü bunları anlatırken içi burulsa da, bilinmesini istiyordu sanki yaşadıklarının…

Ben onun ve dostlarının (!?) gizliliğine saygı duyarak aktardım.

Hikaye’nin sahibinin izin verdiği ölçüde…

En önemlisi de; hayatın sahibinin izni sınırları içinde…

Allah kimseyi gördüğü günden geri koymasın…

Rabbimizin hepimize verdiği emanetlerinin; hidayetini birlikte vermesi dileğiyle…

Anladım ki, bu kardeşimin yaşadıkları; aslında her gün ve her yerde yaşanıyor.

Sadece kişiler ve mekan farklı…

Anladım ki, gönül dosttan ummuyor; sırt dönmeleri…

Anladım ki, tanımadıklarınız hançer saplasa da; aldırmıyorsunuz…

Yeter ki; hançeri tutan el “yaban el” olsun…

Bu kardeşimi kutluyorum…

Onun ve okuyanların böyle dostları olmasın.

Diliyorum hançer saplanmasın yüreğinize, saplanacaksa da, saplayan el; yaban olsun…

Allah yar ve yardımcımız olsun ki; rızası peşinden koşarak yaşayalım…

Rıza’nın iz sürücüsü hatta avcısı olalım…