Siyaseti hiç sevmedim, sevemedim...
İnanmadım içinde olanlara,
Güvenemedim,
Mesafeli olmaya çalıştım,
Net göremedim,
Flu hislerle baktım,
Isınamadım...
“Isınılacak yanı yok” dedim,
Demeyi de daim ettiriyorum.
***
İstisnaları ES geçiyorum, “Siyasetçi, yalanı bulamadığında doğruyu söyler.”
İnkâr götürür mü bu tespit?
Götürmez.
Gerçek midir?
Gerçektir.
Kabul edilmiş midir?
Edilmiştir.
Hal aynen böyle iken, gel de siyaseti - siyasetçiyi sev...
Gel de söylemiş olduklarına inan,
Gel de kaile al,
Onlar için gel de kalem oynat.
***
Mehmet Beşen’i herkes tanır sanırım...
Adamdır,
Adam oğlu adamdır.
Beşen’i hiçbir zaman siyaset erbabı olarak görmedim, görmek istemedim...
Nedeni de şu,
Doğru bildiği yolda doğru adımlar atan, arkadaş değil, dost arayan, dostluklarla beslenen, yalana sığınmayan, sığlıklarda saklamayı bilmeyen, beceremeyen bir “can’dır Beşen...
“Neysem oyum” derler ya...
Aynen öyle.
***
Biline ki;
Mehmet Beşen’in siyasi kimliği ile hareket etmemesini seviyorum,
Mevlana gönlü taşımasını seviyorum,
İnsanı “insan” olduğu için sevmesini seviyorum,
Pek sık rastlamadığımız “sır saklama” adabını seviyorum,
“Paylaşma” anlayışını seviyorum,
“Gönüller kazanma” mantığını seviyorum,
Politik olmamayı becermesini seviyorum,
“Kahramanmaraş, Kahramanmaraşlılar” derken gözlerinde oluşan yakamozu seviyorum,
Samimi duruşunu seviyorum,
Yüreğinin sahicilikle dolu olmasını seviyorum,
Büyüdükçe küçülmeyi bilmesini seviyorum,
“Malımızın mülkümüz ne kadar çok olursa olsun... Karun kadar zengin olsak bile, bizler o mülkün bu dünyadaki emanetçileriyiz” demiş olmasını seviyorum,
Mütevazılığını seviyorum,
Kadir - kıymet bilmesini seviyorum,
Hikmet ile Himmet’i “adam gibi” ayrıştırmasını seviyorum,
Hakkaniyeti “düstur” edinmesini seviyorum,
Partizan olmamasını seviyorum,
Memleketinin insanlarını kendinden çok düşünmesini seviyorum,
***
“Sakın ola düşene vurma... Bilakis kaldır... Sıkıntısını sor... Derdine çare bulmak için çareler ara... Kırılan gönlünü tamir et... Elinden gelen iyiliği yaparken, o iyiliği başkalarının değil, Allah’ın gördüğünü unutma... Unutulmaması gerekenleri hatırla, hatırlat... Her türlü şartta bile şükretmesini bil... Gerçek Şükrün, Hakan Şükür olmadığını bil... Bilmeyenlerin bilmesini sağla... Korkma... Ayağa kalk... Sağlama ile sağmanın çok başka, çok farklı hususlar içerdiğini haykır.”
Bu düşüncede olduğun için seni seviyorum Mehmet Beşen...
İyi ki varsın ve iyi ki bizlerlesin.