Bir Maraşlı kardeşimle uzun yıllar sonra karşılaştık. Hasret giderdik. Laf lafı açtı, yaşanmışlıklar konuşuldu.

Refah içindeki hayatından sonra, çok sıkıntılı ve hastalıklı bir dönem yaşamıştı. Konu bunlara gelince, isim vermeden olayları yazabileceğimi söyledi. Bunlardan size birkaç örnek aktarmama izin verdi. Kahramanımızın adı “Bizim Maraşlı” olsun…

Hayat akıp giderken Maraşlı kardeşimiz kendince güzel günler yaşamıştı. Hiçbir ekonomik sorunu yoktu. Güzel birkaç işi vardı.

Bir gün işleri ters gitmeye başlamış ve ani bir şekilde tüm varlığını kaybedeceğini anlayınca, malını mülkünü hakikaten yarı fiyatına satmış ve borçlarını ödeyip; ar ve namusu ile çekilmiş ticaretten.

İmtihanlar hep farklıdır ya… O’nun imtihanı ve etrafının imtihanı farklı şekle bürünmüş.

Sağlık problemleri olmasına rağmen, parasız kaldığı için iş araştırmaya başlamış. Kimseye param yok diyememiş, ama dik durmuş.

Kimseden borç istememiş, hatta borç ister diye tanıdığı insanlar Allah selamını bile esirgemiş.

Çocukluk arkadaşlarımızdan birinin kapısını çalmış. Ticareti yerinde iken; maddi manevi ilişkisinin güçlü olduğu bu kardeşine; “zordayım. Para istemiyorum. Bana göre iş de veremezsin biliyorum. Ama şoförün işten ayrılmış. Bu iş’e talibim. Evime para götürmek istiyorum sadece” demiş.

Ne kadar zor bir durum iki taraf içinde… Birisi kariyerinden vazgeçmiş şoförlüğe razı, diğeri nakitler alıp verdiği iş sahibi kardeşini şoförü yapmalı…

İş istediği Maraşlı arkadaşı çok samimi, ancak olay karşısında ne yapacağını şaşırmış bir halde kekemelik krizinde. Cevabı; kırmamaya, incitmemeye çalışarak “olumsuz…”

İş isteyen “Bizim Maraşlı” ise; patlamış, hıçkırıkla ağlamakta…

Kapıdan uzaklaşırken “Bizim Maraşlı” her şeye rağmen yaralı…

“Ben olsaydım onun yerinde” düşüncesinde…

Çaresizliğine çare aramaya devam ediyor

Birkaç gün sonra, aynı soruya muhatap başka bir Maraşlı kardeşiyle…

“Bizim Maraşlı” önündeki çaya bile dokunamadan, boğazı düğümlü, gözleri buğulu anlatır kısaca…

Bu sefer biraz farklıdır cevap. Çünkü farklı bir kardeşidir bu kişi…

“Biz şoförlerimize şu kadar maaş veriyoruz. Sen daha azına razı olursan neden olmasın. Ama ortaklarıma sormalıyım” diyerek, kısa kısa ekler;

“Akşama gelmene gerek yok.

Rahatsızsın.

Yorulma telefon aç…”

“Bizim Maraşlı” denileni yapar. Akşam telefon açar, umutsuz bir umutla…

Biraz sert ve aşağılar ses tonuyla; “biz sana iş veremiyoruz. Şimdilik şoför eksiğimiz yok…”

Telefonu kapatan “Bizim Maraşlı” hıçkırıklarla ve dakikalarca ağlar…

Hayat zordur. İmtihan hep vardır.

Mülk ve saltanat sadece yüce Allah’a aittir…

Zaten “Bizim Maraşlı”; insanları, arkadaşları, öz kardeşleri, akrabaları, yediği içtiği ayrı gitmeyen kardeşlerini daha fazla tanıma şansı olacaktır zamanla…

İkinci bölümde görüşmek dileği ile…

Maraş Times yazarı Yıldırım Üzümcüoğlu yazıyor BİR MARAŞLI HİKÂYESİ(Birinci kısım)