Rumların yıllardır Kıbrıs müzakerelerinde koz olarak kullandığı Maraş'ın büyük bir bölümünün Osmanlı'dan Kıbrıs'a kalan vakıf mülkleri olduğu ortaya çıktı. Gerçek adıyla Varoşa olan Maraş bölgesindeki Osmanlı mülkleri, İngilizlerin oyunuyla geçici olarak Rumlara devredilmiş. Kıbrıslı Türklerin de sahip çıkmamasını fırsat bilen Rumlar, mülkleri geri teslim etmek yerine sahiplenmeyi tercih etmiş.

TAPU SENETLERİ

CihanHaberAjansı Maraş bölgesindeki bazı bölgelerin Osmanlı'dan kalan vakıf arazileri olduğuna dair tapu senetlerine ulaştı. İngilizce olarak yazılan bir tapuda, parsel numarası, hangi vakfa ait olduğu, kim tarafından vakfedildiği gibi tüm bilgiler yer alıyor.

"İNCELENİRSE VAKIF MALI OLDUĞU ORTAYA ÇIKAR"

Yakın Doğu Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Efdal Özkul da Cihan'a yaptığı açıklamada, Maraş bölgesinin büyük bir bölümünün vakıf arazisi olduğunu söyledi. Özkul, "İngilizler bu konuda çok zekice davranıyorlar. Buradaki boşluğu kullanıyorlar. Bu boşluktan yararlanarak arazileri kiralayan kişilere bir şekilde özel mülkiyete çeviriyorlar. Bizim o dönemki idarecilerimiz bu duruma itiraz edemeyince bu araziler Rumların eline geçmiş. Biz bunlara da sahip çıkmıyoruz. Maraş bölgesi tam olarak incelenirse birçok otelin arazisinin vakıf malı olduğu da ortaya çıkacaktır." dedi.

KRİTİK DÖNEM

1974 yılı öncesinde Akdeniz'in en ünlü tatil merkezlerinden biri olan Maraş için kritik bir döneme girildiği iddia edildi. Aralarında Türkiye ve KKTC'den 10 kişilik bir heyetin hummalı çalışmalarla bir rapor hazırladığı ileri sürülürken, elde edilen bilgiler doğrultusunda isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, hazırlanan bu raporun Ankara'ya sunulacağını, Nisan ve Ekim 2014'te Rumlarla yapılacak konferansta bu raporun masaya yatırılacağını öne sürdü.

Maraş'ın büyük bir bölümünün Osmanlı'dan kalan vakıf arazilerinin belgelerle konferansta yetkililere sunulacağını savunan kaynak, Rumların her fırsatta geri verilmesini istedikleri Maraş için zor bir pazarlık yapılacağını iddia etti.

"LALA MUSTAFA PAŞA VE ABDULLAH PAŞA'YA AİT"

Bu gelişmeler ışığında Tarihçi Ali Efdal Özkul da Maraş'ın büyük bir bölümünün Lala Mustafa Paşa ve Abdullah Paşa'ya ait vakıf arazileri olduğunu savundu. Maraş bölgesindeki vakıf arazilerinin şu anda tüm tapu ve belgelerle kanıtlanabileceğini ifade eden Özkul, "Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa, kendilerine bırakılan gelir kaynaklarını halkın refahı için vakıflara destek amacıyla kurdurmuşlar. Bu bölgedeki evleri, arazileri, arsaları ve tarlaları sınıflandırarak vakfetmişler." dedi.

RUMLAR'A DAVA AÇILABİLİR

Bu mülklerin belgelerinin şu an için mevcut olduğunu aktaran Özkul, ister tapu ister vakıf defterlerine bakılarak hepsinde de bunları bulmanın mümkün olduğuna vurgu yaptı. Özkul, KKTC'deki Vakıflar İdaresi'nin hakkını araması gerektiğini; gerekirse Rumların Türkiye aleyhinde açtığı dava gibi Rumlara dava açılabileceğini ifade etti.

Osmanlı Devleti'nin adayı fethettikten sonra burada yeni bir düzen kurduğunu aktaran Özkul, Kıbrıs'ı da Osmanlı ülkesinin bir parçası olarak kabul ettiğinden dolayı kendi bünyesinde olan sistemi Kıbrıs adasına da tamamen yerleştirdiğini söylemenin mümkün olduğunu kaydetti.

İNGİLİZLER'İN UYDURDUĞU İSİM

Şu anda Maraş olarak kullanılan bölge isminin Osmanlı belgelerinde Varoşa diye geçtiğini belirten Özkul, "Bu İngilizlerin uydurduğu bir isimdir. Bizim bugün maalesef kabul ettiğimiz bir isimdir. Bu da çok acıdır. Osmanlı belgelerin tümünde Maraş'ın ismi Varoşa'dır. Anlamı da Varoş; Magosa kalesinin dışı anlamını taşıyan bir ifadedir." dedi.

Varoşa'ya bakıldığında büyük bir çoğunluğunun vakıf arazisi olduğunun açıkça görüldüğünü dile getiren Ali Efdal Özkul, bu arazilerin geliri bağışlanmış araziler olduğunu kaydetti. "Sizin de göstermiş olduğunuz tapu belgesi onlardan sadece bir tanesidir." diyen Özkul, "Bu bir evlik bir arsanın belgesidir. Bu bir tapu senedidir. Bu arşivde var. Varoşa'nın Aya yani mahallesi. Parseli de var. Her şeyi de var. Kime ait olduğu kısaca her şeyi belli ve Abdullah Paşa'nın vakfı olduğunu gösteriyor." diye konuştu.

"İNGİLİZLER, VAKIFLAR KONUSUNDA ÇOK ZEKİCE DAVRANMIŞLAR"

İngilizlerin vakıflar konusunda çok zekice davrandıklarının altını çizen Özkul, İngilizlerin buradaki boşluktan yararlanarak, vakıf arazilerini kiralayan kişilere bir şekilde özel mülkiyete çevirdiklerini ifade etti.

O dönemdeki idarecilerin bu duruma itiraz etmemesi üzerine vakıf arazilerinin bir şekilde Rumların eline geçtiğini anlatan Özkul, "Daha önceden düşündüğümüz gibi kimin malı kimin elinde diyebiliriz. Araziler Rumların eline geçmiş Rumlar da o arazilerde bugünkü Maraş'ta bir ticaret merkezi yaratmışlar. 1974 Barış Harekatı öncesinde ticaret bakımından Kıbrıs'ın kalbi denilen bir bölge diyorlar. Bu bölgeyi ve ticaret gelirlerimiz elimizden aldınız mantığıyla bakıyorlar. Ama belgenin eskisine gittiğinizde bunların hepsinin halkın refahı için kurulan vakıf olduğunu görüyorsunuz." sözlerini sarf etti.

"OTELER İNCELENİRSE VAKIF MALI OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAKTIR"

Maraş'taki vakıf mülklerine sahip çıkılmadığını söyleyen Özkul, şöyle devam etti: "Bu bölgede bulunan otellerin arazisi incelenirse bekli de birçok otelin arazisinin vakıf malı olduğu da ortaya çıkacaktır. Bugün Taşınmaz Mal Komisyonu'na geliyorlar, takip ettiğim kadarıyla Maraş bölgesi için oldukça çok başvurunun olduğunu da görüyoruz. Bu şu demek değil bütün Maraş vakıftır. Hayır, orada gayrimüslimler de var. Rumların da Türklerin de arazileri var. Ama bütün herkesin ilgilendiği bölge oteller bölgesidir. Yani canlı olan bölgeyi düşünüyorlar. Acaba o arazilerin İngiliz döneminden önce hangi vakfa aitti ki, bu vakıfların hiç birisi İngiliz döneminde kurulmamıştır. Demek ki, burada bize atalarımızdan kalan bir toprak parçası var. Biz burayı elimizde tutmamız gerekirken, biz onun pazarlığını nasıl yapacağımızı konuşuyoruz."

"KENDİ MALIMIZA SAHİP ÇIKALIM"

Maraş'ın kesinlikle Rum bölgesi olmadığını bildiren Özkul, "Siz bunların hepsine diyorsunuz ki tamam Maraş Rum bölgesidir. Kim demiş ki! Belgelere bir bakalım. Bakalım belgeler ne diyor. Belgelerdeki vakıf mallarını bir inceleyelim. Diyoruz ki, bu arazinin büyük bir çoğunluğu vakıftır. Biz geçmişte bunun örneklerini de gördük. Bazı arsalar Rum malı diye Rumların dava açması sonucu vakıf malı olduğu ortaya çıktı. Demek ki vakıflarımıza sahip çıkmamız lazım. Kıbrıs adasının sadece Maraş bölgesi değil bütün bölgelerde vakıf malları var. Bizim yapacağımız kendi mallarımıza sahip çıkmaktır." dedi.

Geçmişte bazı hatalar sonucunda Maraş bölgesindeki vakıf arazilerinin elden çıkmış olabileceğini değinen Özkul, vakıf kurallarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Bütün vakfiyelerde 'kim bu vakfı bozarsa bütün lanet onun üzerine olsun' şeklinde bir lanet okunduğunu dile getiren Özkul, vakıfların bozulamayacağı ve satılamayacağını kaydetti.

Bozulan ya da zarara uğratılan vakıfları kullananların değiştirilmesi gerektiğini aktaran Özkul, KKTC'deki Vakıflar İdaresi'nin de görevinin bu olduğunu vurguladı.

Vakıflara bu anlamda büyük bir iş düştüğünü belirten Özkul şöyle devam etti: "O zaman onlara çok büyük iş düşüyor. Maraş bölgesindeki vakıflar üzerine eğilmek ve bunların bütün belgelerini yayınlamak. Bunları serbestçe yayınlayalım. Ortaya atalım. ve bakalım kim haklı. Bizim dışımızda dış ülkeler de baksın. Bu insanlar bu bölgeden mal istiyorlar. Tamam iyi güzel ama bu bölgenin esas sahibi acaba kim. Özel mülk evrenseldir. Bunu biliyoruz. Bunlar da devletin özel mülkleri diyebiliriz. Vakıf arazisini padişah da olsa 'Ben bu vakfı bozdum. Şuraya verdim.' diyemez. Çünkü bütün insanlığın hayrı için yapılan yapılar."

Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta çok fazla mülkü olduğunu kaydeden Özkul, son olarak şunları söyledi: "O mülkleri kimse arayıp sormuyor. Biz KKTC'deki kaderimize razı olmuşuz. Hiç birimiz itiraz etmemişiz. Rumlar mülkleri için dava açarken biz hiçbir şey yapmamışız. Dava açılmayacaksa karşılıklı müzakerelerle herkes belgesini masanın üzerine koyar, benim bu kadar mülküm var diye karşılıklı anlaşılır. Ama siz kendi mülklerinizin de başkalarına ait olduğunuzu kabul ederseniz cebinizdeki parayı da başkasına vermiş olursunuz. Biz Kıbrıs'ın neden tamamını istemiyoruz. Niye biz sadece Kıbrıs'ın yarısına razı oluyoruz. Biz Kıbrıslı Rumlardan daha mı az adayı hak ediyoruz. Bizim atalarımız bu adanın yarısını mı almışlar."