SİYASETTE KALİTE KAVRAMI VE BİZİM SİYASETÇİLER

Bizi Twitter'dan da takip edebilirsiniz. Twitter adresimiz: https://twitter.com/THEMARASTIMES

AK Parti Kahramanmaraş milletvekili Yıldırım Ramazanoğlu’na dedim ki; “Sen politikacı değil, siyasetçisin!...”

Konunun açılımını yapacak olursak…

Belki sözlük anlamı bu olmayabilir ancak halktaki genel intiba, “politikacı” denince hafif burun kıvırma olabiliyor, “düzene ve konjonktüre göre şekil değiştiren meslek erbabı” olarak algılanıyor ancak “siyasetçi” denince biraz daha saygınlaşıp “akademisyen bir kimliğe” bürünüyor.

Biraz daha açarsak…

Eski tarz politikacı, vatandaşın taleplerini sigara paketinin üzerine yazan ve o paket bitince çöp kutusuna atılan, yani “boşver şimdi seçmeni onlar seçim dönemi gerek” anlayışının hakim olduğu bir karakterdi…

Çok azınlıkta da olsa yeni tarz siyasetçi ise vatandaşı bir nevi “velinimet” sayıp, yapmacıklıktan uzak, problemlere “anında görüntü” ile çözüm arayan, teşekkürün yanı sıra vatandaşın ya da medyanın eleştirisini de hiçbir komplekse girmeden değerlendirmeye alabilen bir karakterdir.

Milletvekili Ramazanoğlu işte bu nedenle bizim nezdimizde “siyasetçi” sınıfına giriyor.

Defalarca şahit oluyoruz. Vatandaşın haklı talebini not alıp unutacağına, ilgili kurumları o anda arayarak çözüm yoluna gidiyor.

Ki, o vatandaşın işi hallolmasa bile kendisine değer verildiğini düşünerek siyasetçiye karşı görüşü daha da saygınlaşıyor.

Yani espri diliyle anlatacak olursak, politika erbabının müşterisi olan vatandaş, Ramazanoğlu tarzındaki akademisyen siyasetçilerin bu tutumlarıyla siyasete güven duymaya başlıyor.

“Siyasette kalite” kulağa hoş geldiği kadar genelde toplumun görüşü alındığında sanki bizlere çok uzak bir kavram gibi değil mi?

Biliyorum belki sevimsiz olacağım ama aslında siyasette kalite kavramını biraz da toplum olarak biz yozlaştırmıyor muyuz?

Politikacılara “olmaz istekler”de bulunup, kişisel çıkar peşine düşmelerini istemiyor muyuz?

İğne çuvaldız meselesini bir düşünün derim!

Temennimiz Ramazanoğlu gibi siyasetçilerin çoğalması yönünde…

MADEM politik saygınlıktan girdik konuya, bir başka politik konu ile devam edelim.

Kahramanmaraş merkez dışında ilçeler, beldeler ve hatta köylerde de hâlâ unutulmayan isim…

O güçlü Anavatan iktidarları döneminde, siyasetin Nirvana’sında olan bir il başkanı…

O güçlü dönemlerinde, kendi partisinin devri kapanıp işine döndüğünde de köylüsüne kentlisine davranışı, bakış açısı değişmeyen bir güzel insan…

Siyasi görüşü, cinsiyeti, etnik kökeni ne olursa olsun, hayatında en önem verdiği ve bizce onu dimdik ayakta tutan “hatır”ı ve “vefa”yı bir yaşam tarzı olarak algılayan bir insan evladı…

Dostlarını bırak, insanlık için sırtına dünyayı yükleyecek bir gönül adamı…

Ve…

Ve bunların hepsinden öte Kahramanmaraş siyaset kurumunun “yüzakı” olan bir hemşehrim…

“Yüzakı”, çünkü bütün siyaset yaşamı boyunca adı tek bir şaibeye, kirli işe, akçeli işlere karışmamış bir nadide…

Sonuca gelecek olursak…

Kitaplaştırdıklarım da dahil bütün yazılarımı okuyun bu niteliklerin tamamını yüklediğim ikinci kişi olmamıştı!

Yaşı da, entelektüel siyaset anlayışı da, görev bilinci de halen zirvede…

Kimden mi bahsediyorum?

Siyaset arenasında seni özledik be Mehmet Sabancı ağabey!