DİYOR Kİ bir dost; “Bu MHP ile ilgili yazıların o cenah içindeki bir grubu çok öfkelendiriyor. Kongrede Mustafa Bastırmacı ekibi mağlubiyet yaşarsa senin de defterini dürerler…”
Dedik ki dosta: “Yazı yazanın, gazetecinin kaderidir doğru bildiğinin tarafında olmak… Dahası dünyadaki bütün yayın organlarının logolarında ‘tarafsız’ diye yazarken bizim ‘un logosunda da ‘taraflı yayın organı’ ibaresi özellikle yer alır. Zira odun muyuz ki tarafsız olalım. Doğru olduğunu bildiğimiz her şeyin tarafıyız.”
Defterimizi dürme meselesine gelince: Zaten gerek yüzyüze ve gerekse telefonda aba altından sopa göstermeler, yüzümüze karşı açıkça ‘ayağını denk al’ söylemleri hep oldu. Bu sadece Mustafa Bastırmacı ekibinden değil, gelecek zamanlarda başka başka yerlerden de olacak zira kaderi bu bizim mesleğimizin. Tıpkı Bastırmacı olayında olduğu gibi Savcılığa bir dilekçe ile başvurmaktan başka çaremiz, Allahın dediği olur. Demirden korksak trene binmeyiz dostlarım… Allah yaşam süremizi ne kadar belirlediyse o kadar yaşarız, saldırı olursa da TV’lerin ana haber bültenlerine çıkar reklamımız olur, bu da kaderimiz deriz… J
Yazının başlığında da belirttiğimiz “MHP’de son tango ve Game Over” konusuna gelecek olursak şunu açıkça belirtmeliyiz ki, MHP İl Başkanı Mustafa Bastırmacı, arkasında kalan en büyük gücü olan Ejder Oruç’u da kaybederek son tangosunu oynamaya çalışıyor.
Yüz milyon kere yazdık, yazmaya da devam edeceğiz. Mustafa Bastırmacı’nın MHP İl Başkanı seçilmesindeki keramet kendinden değildi, onu destekleyen çevrelerden kaynaklanıyordu. Eski il başkanları, bir çok ilçe başkanı, eski milletvekili, partinin ağır toplarının yanı sıra Ejder Oruç’da adeta bir dağ gibi kendisinin arkasındaydı.
Keza daha önce de yazdığımız gibi, Kendisini destekleyip yönetimine giren 20’ye yakın kişi yine tarihte ilk defa il başkanını protesto ederek yönetim kurulu üyeliğinden istifa etti.
En son olarak da Bastırmacı’nın en büyük destekçilerinden olan İl yöneticilerinden Mehmet Tekbıyık ve İbrahim Azkara'da, birkaç gün önce kendisinden desteğini çektiler.
Yani kısacası Sayın İl Başkanı her geçen gün kan kaybetmeye devam ediyor.
Ejder Oruç meselesine gelecek olursak…
Bu sütunların yazarı olarak Ejder Bey, benim hayatımda çok önem verdiğim, desteklediğim, insani vasıfları maksimum değerlerde olan bir İstanbul beyefendisi kişidir.
Biraz da şaka yollu takılacak olursak kendilerinin en kötü yanı ise geç uyanması ve realiteleri geç algılamasıdır!
Biz kendisini şahıs olarak sonuna kadar desteklesek de beraber olduğu Bastırmacı Beyin yanlış yolda olduğunu, beraber hareket ettiği sürece bundan kendisinin de yara alacağını hep belirttik ve rotayı kırmasını istedik.
*Game Over (Oyun bitti)
YA TARAF OLACAKSIN YA DA BERTARAF!
UKALALIĞIMIZI bağışlayın ama bizim çok önce gördüğümüz gerçekleri o ancak bugün görebildi ama yanlışın neresinden dönülürse o kârdır misali bugün doğru rotaya girdiğini düşünüyoruz, ancak bir şartla; ya taraf olacak ya da bertaraf!...
Oruç’la dün akşam bir telefon sohbeti yaptım. Burada yazamayacağım özel konuları da konuştuk. Ancak anladığım kadarıyla Mustafa Bastırmacı ile olan bağlarını koparsa da onun karşısındaki ekibin içinde yer almamış.
Bize göre siyaset yapan bir insan olarak bu da yanlış.
Dün nasıl Bastırmacı’nın il başkanı olması için taraf olup mücadele ettiyse, siyasete devam edecekse bugün de tıpkı dündeki gibi bir tarafın içinde yer alması kaçınılmaz olmalıdır.
İlerleyen günlerde bu konuya devam edeceğiz.
AKSU TV NE OLACAK YA DA OLMAYACAK?
BİR kaç gün önce AKSU TV Genel Koordinatörlüğüne atanan Fatih Ünal, bir kısım medya mensubuna bir kahvaltı vermiş ve bir nevi yeni görevini basına duyurmuş.
Fatih Bey düzenlediği toplantıda gazeteci arkadaşlara yeni hedeflerinin yanı sıra yeni yayın politikalarını da anlatmış. İçtenlikle belirtiyorum ki Fatih Bey komutasındaki bu TV inşallah başarılı olur zira bu televizyonun Kahramanmaraş için çok çok önemli olduğuna inanıyorum.
Yalnız Fatih Beyin konuşmasından bir pasaj çok dikkatimi çekti. Diyor ki Ünal; “Arkadaşlarımla, sizlerle beraber, bu şehir için ne yapılması gerekiyorsa, onları ekrana taşıyacağız. Yıllarca, yapılması gerekip de yapılmayan, eli cebinde gezen kim olursa olsun, bürokrattır, siyasetçidir, yerel yöneticidir, her kimlerse artık, onları da deşifre etmekten geri durmayacağız!”
Peki gerçekten bu kadar bağımsız ve bu kadar özgür olunabilir mi?
Olamazlar diye iddia etmem ama bunun çok zor olduğunu düşünüyorum!
Zor olduğunu düşünüyorum çünkü Fatih Bey aynı zamanda Kahramanmaraş’ın en güçlü milletvekili Mahir Ünal’ın kardeşidir.
İktidar partisinin aleyhine olacak bir konuda yayın yapılabilir mi?
Ya da çok güçlü bir imajla Kahramanmaraş siyasetine giren Mahir Bey elini cebine atıp gezerse bunun hesabı sorulabilir mi?
Artniyetim yok, sadece meraktan soruyorum, yanıt verirlerse…