İYİ DE BU REZALETİN SORUMLUSU FERİDUN KOLAT MI?

ADETA bir “beyin uyuşması” ya da “akıl tutulması” yaşanıyor gibi bu Kahramanmaraşspor konusunda…

Kimse kusura bakmasın ama önce şu gerçeği kabul edelim: “Kahramanmaraşspor yıllardır sefalet ve rezalet içinde, bitik bir durumdaydı…”

Sanayici çıkar rakam açıklar, “bilmem kaç trilyon ihracat yaptık…”

Siyasetçi çıkar övünür, “Kahramanmaraş Türkiye’nin bilmem kaçıncı büyük kenti…”

Bürokrat çıkar gururlanır, “Bu yıl toplamda şu kadar yatırım yaptık…”

Ama büyükşehir olmuş bir kentte Kahramanmaraşspor için ne yaptınız Allahaşkına birader bunu da açıklasanıza!

İş bu noktaya gelince çıkan ses: “Tıssssssssss…”

Bu beyler Kahramanmaraşspor’a sadece cunta döneminde, asker dipçiği ile destek vermişlerdir ve akabinde kulüp 1. lige çıkmıştı.

Daha dünü unutmadık! Bunca büyük sanayicinin olduğu bu kentte futbolcuların göğüs reklamında Gaziantep menşeili bir şirket olan “SANKO” vardı. O günlerde hiç unutmuyorum kulüp yöneticileri ve futbolcular “Allah razı olsun Abdulkadir Konukoğlu’ndan. Kurtardı bizi verdiği maddi destekle…” diyorlardı.

Gerçekten de içtenlikle belirtiyorum ki, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, komşu kentin bir sanayicisi olarak her dönem elini uzattı ve her zaman tek başına destek verdi. Bir Kahramanmaraşlı olarak kendisine her birimiz tek tek teşekkür borçluyuz.

Yani şark kurnazlığı yapıp topu ticaret odasına atıp azar azar destek verip sonra da “biz Kahramanmaraşspor’a para veriyoruz” törenleri yapmamıştı.

Allahaşkına bunca büyük sanayicisi olan kentte göğüs reklamı SANKO’ya verilirken kimse utanmadı mıydı bu memlekette merak ediyorum.

BALIĞIN KIÇINI KOKLAMAYIN!

KAHRAMANMARAŞSPOR, hep rezalet, sefalet ve bitap bir haldeydi.

Kaç kez şahit olmuşumdur deplasmana gidecek otobüsün mazotunu bulamıyorlardı. Eski Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Gedemenli şahittir, doğuda bir deplasmana gidecek olan kulüp otobüsünün mazotu bulunamadığında bizzat ben devreye girerek Gaziantep’ten bir dostumuzu aramış ve otobüsü oraya yollayarak bedava mazotunu doldurmuştuk.

İşte kulüp bu halde bitik ve çaresiz bir durumdaydı her zaman.

Şimdi diyeceğimiz odur ki, kulübün bundan önceki son başkanı Doğan Tehçi, “Kulübün dayanacak gücü kalmadı, profesyonel bir şirkete devredelim” dediğinde kimsenin gıkı da çıkmamıştı, hatta destek de bulmuştu.

Balık baştan kokar dostlar, kıçına çevirmeyin burnunuzu! Suçlu arıyorsanız, bu suçlu bugünkü yönetim değil dün bu kulübe vermesi gereken desteği vermeyenlerdir.

Kulüp şimdi bir şirketin uhdesinde yoluna devam ediyor ama adeta kendi kaderine terk edilmiş bir durumda. Sanki şirkete verildi diye evlatlıktan çıkarıldı gibi bir hissiyatın içerisinde herkes.

Allahaşkına maddi destek yoksa manevi destekte mi verilmeyecek bu takım şirketleştirildi diye?

Bu Feridun Kolat isimli işadamı bu kulübü aldıysa sırtına yükleyip İstanbul’a mı götürecek?

Bir başarı sağlanırsa bu başarının adı Kahramanmaraş olmayacak mı?

Bugün takımın yaşadığı sıkıntı da hırsızın hiç mi suçu yok da benim çok sevdiğim gazeteci arkadaşlarım Kulüp Başkanı Feridun Kolat’a veryansın ediyorlar?

Adeta bir “beyin uyuşması” ya da “akıl tutulması” yaşıyor gibiyiz!

Eğer “Kahramanmaraşspor bu memleketin şerefidir, onurudur” diyorsanız, bütün samimiyetinizle şimdi Feridun Kolat’a ve dolayısıyla kulübe destek verme zamanıdır! Destekten kastım sadece maddi değil, en azından moral motivasyon açısından verilecek bir manevi destek bile kentine yapacağın katkı demektir.

İDDİAYI KAZANACAK GİBİYİZ

YAZILARIMIZI düzenli takip edenler hatırlarlar. Yayın Yönetmenliğini yaptığım diplomathaber.com haber portalının her yıl geleneksel olarak yaptığı “Yılın En Başarılıları” ödül töreni için İstanbul Kültür Üniversitesi’nde bir araya geldiğimiz ünlü işadamı Ali Ağaoğlu bir iddiaya girmiştik.

Demiştik ki o zaman: “Bu Galatasaray bugün kötü durumda ama 2012 ‘şahlanış yılı’ olacak ve şampiyonluk kupasını müzesine götürecek…”

Tabi o günlerde “şike davası” daha patlamamıştı ve Ali Bey, “2012’de de bir şey bekleme Galatasaray motor yaktı…” demişti.

İddiayı biz kaybedersek Ali Beye en klasından bir takım elbise alacaktık, kendisi kaybederse bize en babasından bir fotoğraf makinesi alacaktı.

Ligin durumunu hep beraber izliyoruz.

Sizce bu iddiayı kim kazanacak?