EKONOMİ
SİYASET
SPOR
BÜYÜKŞEHİR
ONİKİŞUBAT
DULKADİROĞLU
EĞİTİM
SAĞLIK
İŞ DÜNYASI
SİVİL TOPLUM
ASAYİŞ VE GÜVENLİK
ULUSAL HABERLER
KÜLTÜR&SANAT
GÜNCEL
İLÇE HABERLERİ
SOSYAL YAŞAM
Tarih : 18 Nisan 2024 Perşembe   Saat : 03:27:39
   
   17.08.2014 - 13:17:05
  HASIL-I KELAM

SIDDIK S. ALTUNBAŞ
ssaltunbas@gmail.com
HEP BERABER İTİRAF EDELİM!

Birkaç yıl önce sanal ortamda dolaşan kısa-uzun metinleri ve meram ifade etmek maksadıyla yazılan birkaç cümlelik paylaşımları gördükçe kahroluyordum. Kahroluyordum, çünkü internetle erken temas kurmuş ve ortalama tahsil seviyesi lise-üniversite olan insanlar Türkçe’nin kafasını gözünü yara yara yazıyorlardı. Bu durumu tenkit için o tarihlerde bir yazı yazmıştım ve “Hay Klavyene Eşekarısı Konsun” başlıklı o yazıyı sizlerle de paylaşmıştım.

Yıllardır canımı sıkan bu konuyu düşünür dururum. Nasıl canımı sıkmasın ki; imla kurallarına göre, bazı durumlarda ayrı yazılması gereken altı üstü “de, da, ki, mi” gibi üç-beş tane ek var. Bakıyorum, gazeteciler, haber metni yazanlar, Sıddık S. Altunbaş yazıyor HEP BERABER İTİRAF EDELİM!yazdıkları kitaplar piyasada halen satışta olan yazarlar, hatta kendilerini “editör” olarak vasıflandıranlar bu konuda sapır sapır dökülüyorlar. Mesela, “yanında kitap da getir” derken “kitapda getir” bile değil, “kitapta getir” yazanların sayısı hiç de az değil.

Düşünce dünyamızın anahtarı olan, onsuz ağzımızı bile açamayacağımız güzelim dilimize yaptığımız bu eziyet ‘adam sen de!’ deyip geçiştirilecek bir durum değil. Geçenlerde “yahu bu kadarı nasıl olabilir?” sorusu eşliğinde yine bu konuyu düşünürken, “evreka, evreka!” dedim kendi kendime. Yaşasın!, sorunun cevabını bulmuştum..

Adamın biri kendisine gelen Arap harfleriyle yazılmış mektubu okuması için Hoca Nasreddin’e müracaat eder. Hoca mektubu alır, Arapça ve Eski Türkçe bilmesine rağmen aşağı çevirir olmaz, yukarı çevirir olmaz. Mır mır eder olmaz, kem küm eder olmaz, bir türlü okuyamaz; çünkü mektup Farsça’dır. Hoca mektubu okuyamadığını söyleyince adamın canı sıkılır, “Hoca hoca, başındaki kavuğundan utan!” diyerek hocaya çıkışır. Hoca da kavuğu kendi başından kaptığı gibi adamın kafasına geçiriverir ve der ki, “Marifet kavukta ise buyur sen oku!”.

Toplumun kahir ekseriyetinin kendi Türkçe mektubunu yazıp okuyamadığı günlerden, diploma alındığı gün okul çantasının “oh be, şükür bitti!” nidaları eşliğinde merdivenin başından aşağı yuvarlandığı günlere, sonra da okur-yazarlık oranının bir hayli yükseldiği bugünlere geldik. Buna rağmen çok yakın zamanlara kadar bir çok diplomalının kalem kağıtla ünsiyeti, neredeyse, ancak cebindeki telefon fihristi ile ve gerektiğinde en yakın ‘hâmil-i kalem âdemoğlu’ndan ödünç alınan kalemle sınırlı kaldı. Yazma ile aramız hiç iyi olmadı.

Bugün dahi sanal dünyaya beklenenin üzerinde ilgi gösterip, bu mahfillerde canhıraş bir şekilde yazıp çizmemizin arkasında yatan sebep, okumak, anlamak, yeni şeyler öğrenmek, kendimize yeni ufuklar açıp oradan devşirdiğimiz hasılatı paylaşmaktan ziyade, takdir ve taltif görme heyecanı ile karışık sağa sola laf yetiştirme gayretidir. Üç aşağı beş yukarı, denebilir ki daha önce şifahi olarak icra ettiğimiz sohbeti, dedikoduyu veya nizâları sanal harfler/kelimeler üzerinden bu ortama taşıdık. Ve tabii, -sanal da olsa- yazı ile ünsiyetimiz çok sınırlı olduğu için, yazarak meram ifade etmenin acemisi olduğumuz için çuvalladık!. “Evreka, evreka!” dedirten tespitim budur. İtiraf ediyorum ki, bahsi geçen yazımda dile getirdiğim, “dilimizi kullanmada kişisel özensizlik gösterdiğimiz” eleştirisi tek başına herşeyi açıklamıyormuş.

Bir toplum düşünün ki; hem ilimden, irfandan, kültürden, dilinin güzelliğinden bahisle kendine bin türlü hasletten pay çıkaracak hem de üzerine yemin edilen “kalem”le onun ayrılmaz bir parçası olan kağıdın hakkını vermeyerek, -amiyane tabirle- yüz vermeyerek her şeyi lafta bırakacak.. Kalem-kağıdın yerinde siz olsanız, size bu muameleyi reva gören bir topluma bu kadarcık yüzkarasını yaşatmaz mısınız?! Hadi, hep beraber itiraf edelim!.. Kalemin, kağıdın hışmına uğradığımızın resmidir.

Birine mesaj iletirken söylemek yerine yazıya emanet etmenin veya bir şeyi aklında tutmak yerine yazmanın önemini idrak eden ve ona göre davrananların sayıca çok az olduğu bir gerçek. Yıllarca gerek yakın çevremde sözümün geçeceğini umduğum, gerekse teşrik-i mesaim olan insanları; tenbihlerini, hatırlatmalarını, mümkün olduğunca yazılı olarak iletmelerini teşvik etmişimdir. Geçenlerde benim bu yönümü bilen kızımın, artık kağıtlardan cebe sığacak büyüklükte kestiği yaprakları tel zımbayla birleştirerek “baba, sana not defteri yaptım” diyerek bana vermesi, benim için, çabalarımın yerde kalmadığını gösteren hoş bir sürpriz oldu.

Hasıl-ı kelam; her an cebimizde, elimizin altında olan aklı kendinden menkul aletlerin baştan çıkartan kolaylıklarına çok fazla kapılmadan, kalem ve kağıtla olan irtibatımızı hem kendimiz canlı tutup hem de bu konuda teşvik edici olmanın elzem olduğu fikrine bilmem katılır mısınız!?.

SIDDIK S. ALTUNBAŞ
 Yorum Yaz    Tüm Yorumları Oku    Arkadaşına Gönder
 OKUYUCU YORUMLARI
 teşekkür ( Ertuğrui İnceer  /  einceer@hotmail.com  /  17.08.2014 - 18:08:02 )
 Hocam teşekkür ediyoruz. Yine mühim bir derdimize parmak basmışsınız.

 Yazarın Son 20 Yazısı
 ÇAPSIZ ADAMLARLA BU MİLLETE "YAZIK" EDİYORLAR!
 MARAŞLI’NIN HAMÂSET CİLALAMAYA İHTİYACI VAR!
 MÜSLÜMAN YILBAŞI KUTLAR MI?
 ZEMİN KAYMASI!
 NE OLACAK BU MARAŞ'IN HALİ?
 SEÇİM SATH-I MÂİLİ
 GEZEN TAVUK
 KRİZLERİMİZ VE BİZ VE GELECEĞİMİZ
 15 TEMMUZ (MİLLET) DESTÂNI
 ETTEKRÂRÜ AHSEN
 ZORLU SEÇİMDİ
 İNSANDAN İNSANA ANLAMA ÜZERİNE BİR DENEME
 ATINI NALLADI FELEK!
 MARAŞ’A BİR DEMİRYOLU SEYAHATİNİN ARDINDAN
 KAHRAMANMARAŞ DONDURMA FESTİVALİ VE MADO MESELESİ
 BAYRAM VE KURBAN
 ‘BİZİM KURNAZ’ İÇİMİZDEN BİRİSİDİR!
 İSTANBUL’A DAMGA VURAN BİR MARAŞLI
 16 NİSAN SONRASI ÖNGÖRÜLERİM
 16 NİSAN; DEĞİŞECEKLER VE DEĞİŞMEYECEKLER
 

ANASAYFA | EKONOMİ | SİYASET | SPOR | BÜYÜKŞEHİR | ONİKİŞUBAT | DULKADİROĞLU | EĞİTİM | SAĞLIK | İŞ DÜNYASI | SİVİL TOPLUM | ASAYİŞ VE GÜVENLİK | ULUSAL HABERLER | KÜLTÜR&SANAT | GÜNCEL | İLÇE HABERLERİ | SOSYAL YAŞAM | K?NYE | ?LET???M

Copyright ©2005 - 2011 Maraş Times Haber Portalı
Rolex Replica Watches Rolex Datejust Replica Watches Rolex Daytona Replica Watches Rolex Submariner Replica Watches Rolex GMT-Master II Replica Richard Mille Replica Watches Rolex Replica Watches Rolex Air King Replica Watches Rolex Cellini Replica Watches Rolex Submariner Replica Watches Rolex Replica Watches